7 Ekim 2016 Cuma

Richard Brautigan - Çimlerin İntikamı

Herhangi bir öykü kitabını aylar sonra anlatmaya çalışmak, onu yeniden yazmakla bir midir? Göreceğiz. Tek hatamı düzeltiyorum, bu kitap herhangi bir öykü kitabı değil. Bu, Manitu Brautigan tarafından papirüslere yazılmış, defter kontrolünün hemen öncesinde kareli deftere çekilmiş, kenar süsü kırkyama şeklinde tezhiplenmiş enfes bir müretteptir. Mürettebat, oku!

Arka kapakta hayatının geri kalanıyla ne yapacağını soruyor yazar, karakter, kimse. Sorarsan değil, sormazsan bilirsin arkadaş. Sana derinlerden sezgi olarak gelmiştir zaten, mesajı alamadıysan deniz kenarına git, bir bira al, otur. Bu kadar. Düşündüm de, öyküleri okumak için de iyi bir fikir aslında.

Çimlerin İntikamı: Anlatıcının dedesi büyük bir savaşta ölmüş mü ne, ninesinin evine yerleşen Jack adlı şahıs otuz yıldır aylak mıymış, sonra bahçeyi hiç sevmezmiş de türlü işkencelerle yeşilliğin canına tak ettirmiş de doğa bu adamın kolunu yarmasını sağlamış mıymış, arılar falan bir araya gelip saldırırmış da bir şeymiş, sonuçta adam koca bir ağacı benzin döküp yakmış mı, öyle bir şey.

1/3, 1/3, 1/3: Her zamanki gibi yıl 19beatbirşey, yer ABD'nin kuş uçmaz bir yeri, anlatıcının o zamanlar ne yaptığıyla ilgili hiçbir fikri yok. Fikirsizlik kaynaklı bir öykü.

Adamımız yazacak, kadın düzenleyecek, kadının adamı da romanı yaratacak. Anlatıcınınkinden daha iyi bir iş. "Yaptığım şey bir nevi meslekti benim için. Gökyüzüne bakma ve elma yeme işine bulaşmıştım." (s. 16) Anlaşıyorlar, mekana gidiyorlar ve hikâye ortaya çıkıyor; rezil bir metin var elde. Olabildiğince yazım hatalı. Amerikan edebiyatının kapılarını yumruklarken bitiyor. Herkes yazmasıncılık mı, çağın edebiyatının o olması mı, her neyse.

1692 Mather Haber Filmi: Salem'de cadılar yanardı her gece, kimler durmadan sevişirdi?

Bu tamam, tipik bir çocukluk macerası, veletlerin korktukları bir kadının evine girip cesaretlerini sergiledikleri bir öykü ama bomba şurada, bittim: "El arabasını dolduracak ölçüde sıcak ejderha boku yığınının içine düşmüş gibi ses çıkartıyordum." (s. 14)

Ya Allah senin cezanı vermesin adam dsfdajşi.

Pasifik Radyo Yangını: Ah...

"Sevdiği birini kaybettiği için bok gibi hisseden birini mutlu etmek için söylenecek bir şey yoktur." (s. 23) İki arkadaştan teki beyhude sözleri bir bir dizerken diğeri yitirdiğinin acısını tutuyor. Ne oluyor, insanın içi boşalıyor. Bomboş bir kabuk oluyor insan. İnsan ne oluyor sevdiğini yitirince, bütün ağaçlar, bütün binalar, bütün bulutlar, bütün gezegenler, bütün galaksiler kalbini sıkıştırıyormuş gibi hissediyor. Bütün o sonsuzluğun içinde, evrenin küçücük bir noktasında, kapladığı alanı donduruyor ve öyle kalmak istiyor. Fizik ağlıyor, böyle bir şey mümkün değilken mümkün. İnsan daha ne oluyor, insan bir şey olmak istemiyor artık. Bir yok olsam, acım olduğu yerde kalsa, diyor. Dünya ağrısından bir tık üstü hiç çekilmiyor. Yine denize, kuşa falan bakınca hafifliyor insan, ağrısından kurtuluyor dünyanın da, öbürü geçmek bilmiyor. İnsan... Radyo yakıyor. Şarkılar yanan transistörlerde yer değiştiriyor, her şeyin sırası bozuluyor. Öykü bitiyor. Acı sürüyor.

Elmira: Avcı, Elmira'da avlanıyor. Yaban ördekleri bazen çok uzağından geçiyor, bazen hiç geçmiyor. Tanrı, soğuğa ve yağmura terk ettiği yerlere yolladığı insanlarla bir şey deniyor. Otostop çeken avcı, tüfeğine bakıyor. "Tüfek belli bir açıda tavanın yolcu koltuğu kısmına bakıyor ve ben her zaman yolcuyum." (s. 26)

Brautigan, tüfeği en görkemli şekilde bıraktın, ne yazık ki sen her zaman yolcusun.

Sınırsız 35mm Film Tedariki: Benim için son. Erkekler, baş belada.

İnsanlar, neden onun o kadınla birlikte olduğunu anlamıyor. Her seferinde aynı yemekler, aynı sevişmeler, her şey aynı. Kadında bir şey bulmuyor erkek, her şey kafasının içinde. Her seferinde farklı bir kadınla sevişiyor, hep farklı yemekler yiyor, her şey orijinal, farklı. Her gün yeni bir gün.

Daha kolay. Alışkanlıkları değiştirmektense delirmek daha makul değil mi?

2 yorum:

  1. Aylardır bir türlü okuyamadım yav, galiba biraz gaza gelmiş olabilirim. :D

    YanıtlaSil
  2. Lütfen oku, bunda biraz daha dalgacı. Süper!

    YanıtlaSil