8 Haziran 2017 Perşembe

Grace Paley - İnsana Hiç Rahat Yok Kendinden

Yüz Kitap'a selam. Yayınevi/yazar ayırt etmeden niteliği kovalamaya çalışıyorum ama bu zamana kadar kaçırmışım bu güzel yayınevini, bundan böyle takipçisiyim.

Grace Paley, geçen yüzyılın başında Çarlık Rusyası'ndan kaçarak ABD'ye gelen sosyalist Yahudilerin yeni topraklarda doğan ilk çocuklarından. Muhalif, aktivist. "No Nukes!" rozetiyle Vietnam Savaşı'nı protesto edişi Google'da bulunabilir.

Paley'nin öyküleri okurda ön bilgi gerektiriyor, Yahudilerin tarihi ve modern zamanlardaki sosyal ilişkileri hakkında biraz bilgi sahibiyseniz zor bir okuma sürecinden geçmezsiniz, olaylar sizi kurgu-dünyaya yabancılaştırmaz. Zaten karakterler ve diyaloglar o kadar doğal ki bir parçası olduğumuz kültürün paradigması anlatıya gölge düşürmekte nispeten yetersiz kalıyor. Öbür türlü olaylara anlam verebilmek zor, dolayısıyla keyif almak da.

Hadi Güle Güle, Uğurlar Olsun: Rose Teyze bazı çevrelerde çok beğenilirdi, anlatıcı olarak dinliyoruz kendisini. Maceralarını yeğenine anlatırken kardeşe de giydirmeden edemiyor, kendi bedeniyle korsesi arasındaki bilgilerin yanında kardeşinin evlilik hayatının tamamı anaokulu gibi kalıyor. Buradan tuş.

Ünlü bir tiyatroda gişe memuru olarak çalışmaya başlar başlamaz yıldız oyuncu Vlashkin'in ilgisini çeker ve insanlığa duyduğu saygı yüzünden aşk uğruna yaşamaya başlar. Annesinin korkuları onu engellemez, Vlashkin'in karısı ve çocukları da. Bir davette kadına rastlar, karşısında küçülür ama geri adım atmaz, ta ki kadro dağılıp tiyatro kapanana kadar. Yıllar sonra Vlashkin telefon eder ve tekrar bir araya gelirler.

Olayı nedir? Vlashkin hayatı bilen bir adamdır, hayatın durmayacağını, en fazla bir dakika oturup düş göreceğini söyler. Rose adamdan delicesine etkilenir haliyle. "Hangi genç adam hayat hakkında onun kadar çok şey biliyordu ki onun kadar genç olabilsin?" (s. 17) Adamın yazdığı otobiyografide kendisine yer verilmemesini pek umursamaz, birinin hayatında iz bırakmak birkaç kağıtta yer almakla ölçülemez, dolayısıyla herhangi bir kırgınlık yok. Kırgınlığa gerek de yok, saf bir aşk var ve aşkta bu tür duygulara yer kalmaz. Evlilik bu kadar yakınken hem de.

Hem Genç Hem İhtiyar Bir Kadın: Üç nesil, bir dolu kadın. Adamlar baş döndürücü ve uçarı, evde tutulmaları zor. Kadın kadına bir yaşam. "'Kadınlar,' dedi anneannem takdirle, 'bütün hayatımın neşe kaynağı ve tesellisi oldular. O tertemiz yüzleri ve söz dinleyişleriyle bütün küçük kızları daha ilk günden bağrıma bastım ben...'" (s. 25) Saklanan, gizlenen pek bir şey yok, her şey ortada. Öyleyse on dördündeki Josephine, ablası Lizzy'nin asker sevgilisine aşık olup onunla evlenmek isteyebilir, adam hapse atılma riskini görmezden gelip kızı isteyebilir, Lizzy bir teğmen bulup misilleme amacıyla eve getirir ve adam anneye aşık olur, evlenirler, aidiyetin aile içinde bir anlamı yoktur, kadınlar sever ve erkeklerden pek bir şey beklenmez, bu.

Bir tane daha, En Gür Ses. İsa'nın başına gelenlerden sonra çatışma durmak bilmedi ama bu öyküde okulun korosuna katılan kız, Noel kutlamaları üzerinden binlerce yıllık öfkeyi dindirip uzlaşma sağlayabiliyor. Hristiyan ve Yahudi ritüelleri pagan inanışlardan doğduysa eğer ve insanlar kutlamalardan mutlu oluyorlarsa, o zaman dini çizgilerle ayrılmanın bir anlamı yok, mutluluğun birleştiriciliği yeter.

Son. İkinci El Çocuk Yetiştiricileri. Bir eski koca ve bir yeni koca, çocuk ve kadın. Yeni baba ve eski baba. Oturup sohbet etmeleri, yeni kurulan İsrail'in onaylanmayışıyla bağdaştırılabilir. Yahudiler kurban olarak kalmalı, çekilen onca acının alelade bir millet olmaktan öteye gitmemesi yaralayıcı. Dördünün ilişkisi de görünmeyen bir parçalanmanın olanca ağırlığını taşıyor, her şey yerli yerinde.

Her şey olduğu gibi. Yaşamlar ayan beyan, görülebildiği ölçüde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder