14 Ekim 2017 Cumartesi

Junichiro Tanizaki - Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın

Cuniçiro mu, Juniçiro mu, Junichiro mu, nedir bilmiyorum. Adamın Türkiyede üç farklı ismi var, hangisi tutuyorsa artık. Adamın metinlerinin isimleri de problem; İhtiyar Çılgın olarak okuduğum sonradan Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi olmuş. Değişik.

Tanizaki'nin kedili fotoğrafı meşhur, kedileri seven birinin kedi ruhunu anlayıp benimsediği ön kabulüyle bakarsak Şozo alığının da bir kedi olduğunu söyleyebiliriz. Büyük bir kedi. Keyfine düşkün. Kolaylıkla yönlendirilebilir, keyfi kaçmasın diye kolaylıkla yönlenir. Çatışmalardan uzak durur, bulaşmaz. Mesela Şozo'nun anası Orin ve Fukuko arasında tartışma çıktığı zaman, tartışmanın sebebi kendisi olmasına rağmen aralarına girip konuya açıklık getirmez, oradan topuklayarak kaçar. Kedi davranışı. Şu da var, "Aslına bakarsanız, bu uyumsuzluğun nedeni, ikisinin de karakter sahibi olmasıydı." (s. 27) Karakterler çatışıyor ve anlaşmazlıklar çıkıyor, bunlar da kedi işi değil mi? Karakterlerin hemen hepsini koca kediler olarak görmeye başladım, Lili'nin etrafta olup bitenlere biraz şaşkın ama bildiği olaylara bakarmış gibi baktığını düşünüyorum.

Lili, kedi. Şozo, oğlan. Anası Orin. Eski eşi Şinako. Yeni eşi Fukuko, kuzeni. Dördü arasında hesaplı kitaplı davranışlar, itmeler, çekmeler, üstünlük kurma çabaları... Tam bir çatışma. Neden? Şozo yelkenli olduğu için. Şinako bu herifi niye geri istiyor? Savaşı çok erken bıraktığı, Orin'le Fukuko karşısında erken pes ettiği için. Kendisine yamuk yapılıyor ve ne kadar şapşal bulsa da kocasından ayrılmak zorunda kalıyor. Araya nifak sokacak ve ikisini ayırmaya çalışacak, altta yatan plan bu. Fukuko'ya mektup yazıyor ve aslında istemediği Lili'yi istediğini söylüyor. "Kendi hayatından daha değerli olan o adamı" vermiş, karşılığında kediyi almak çok bir şey olmasa gerek. Şinako'nun dırdırını katlanılır kılmak için Lili vardı, şimdi sevdiği kadınla birlikte olan Şozo'nun kediye neden ihtiyacı olsun? Yoksa yine mi var, Fukuko'yu da terk etmek istiyor olabilir mi? "Ama sen yine de dikkatli ol, alt tarafı kedi deyip geçersen o kedi de senin yerine geçer." (s. 9) Şinako akıllı kadındır, bunlara pabuç bırakmaz ama rezillik çıkmasın diye evden gider ama saatli bombayı bırakır böylece. Şozo kediyi çok sevdiği için Şinako'ya vermek istemiyor ve Fukuko'yu bahane ediyor. Bunu öğrenen Fukuko zaten Lili'yi pek sevmediğinden kediden kurtulmaya karar verir ama Şinako'nun zafer kazanacağı düşüncesiyle duraksar, işin hesabını yapar. Şozo'nun Lili için aldığı yiyeceklerin kendi öğünlerini de oluşturduğunu dehşetle fark eden Fukuko için sonrası kolaydır, kocasına dünyayı dar eder ve bir haftalık alışma süresinin sonunda kediyi yollamayı kabul ettirir.

Fukuko, Şinako'ya duyduğu öfke ve Şozo'ya duyduğu öfke arasında kaldıktan sonra doğru kararı verdiğine inanır. Pek sabırlı değildir, düşünmeye de zaman ayırmamıştır, doğru karara çabucak varıp onun arkasında durur. O da bir nevi Şozo'dur zaten, paraları olduğu zaman gezip tozarlar, geri kalan zamanda kavga ederler. Evde huzursuzluk havası eser, Orin'in eseri. Bu Şozo biraderimiz hiçbir yerde dikiş tutturamaz, babasını kaybeder, sonra hayta olup çıkar. Zücaciye dükkânları zarar etmeye başladığında Fukuko'nun sahip olduğu parayı düşünen Orin, Şinako'nun ayağının evden kesilmesi için Şozo'yu doldurmaya başlar, bir yandan da Fukuko ve babasıyla sıkı fıkı olur. Şinako her şeyin farkına varsa da mücadele edecek gücü kendinde bulamaz. Hikâyeleri bu. Pek bir şeye kıymet vermeyen Şozo'nun Lili takıntısı bu gidişatı durduracak tek etkendir, Şinako hassas noktadan saldırmıştır.

Lili'yle Şozo'nun on senelik mazisi vardır. Kedi uzaklara gönderildiğinde kilometrelerce yolu yürüyerek geri döner, köpekler gibi. Huyu suyu uzun uzun anlatılır, Şozo'yla münasebeti uzun uzun anlatılır, aralarındaki bağın kuvvetini anlarız. Kedi Şinako'ya gönderildiğinde Şozo çok üzülür, çok endişelenir ve yasağı yer; hamama gitmesi haricinde evden çıkması Fukuko tarafından yasaklanır ki Şinako planında başarılı olamasın, Şozo'yu kedi bahanesiyle yanına çekmesin.

Şinako'nun kediyle ilişkisi de ilginçtir; Lili kadına önceleri yüz vermez hatta yağmurlu bir günde evden kaçar ve kadına tekrar terk edilmiş gibi hissettirir ama en sonunda yorgun, ıslanmış olarak geri döner. Yaşlanmıştır, Şozo'nun coşkulu sevgisine ulaşmaya çalışmaktan vazgeçer ve huzuru bulduğu yerde kalır. Bu da kedinin insanlaşması olsa gerek. Şinako da değişir; eski evinde Lili'ye birazcık olsun ilgi gösterseydi yuvasının dağılmayacağını düşünür. O zamanlar Lili'nin kakası kötü kokar tabii, bacaklarına kum yapışır, yağışlı günlerde evin kokusu ağırlaşır, bilmem ne. Aslında son derece itici ama iş sevilenler uğruna katlanılanlara dönüyor zaten. Özgecilik, fedakârlık, bu nevi işler ilişkilerin sürdürülmesini sağlıyor. Özgeci olmayanlar, benciller ilişkiyi cehenneme çeviriyor. Bir odunla birlikte olduğunuzu fark etmeye başlıyorsunuz falan, burada durmalıyım çünkü Şinako odun değil. En azından hepimiz kadar, bazı şeylere katlanamayanlar kadar odun. Suçlu yok.

Şozo'nun Şinako'nun evine gelmesiyle sona ulaşırız. Gizli gizli gelir, Lili kendisine yüz vermediğinde yıkılır ve kedinin yediği yiyeceklerin kabuklarını gördüğünde kafasında bir ışık yanar. Metnin karakter değişimi üzerine olduğunu da söyleyebiliriz, şöyle ki Şinako artık çalışmak zorundadır, Lili'yi beslediği yiyecekler de pahalı olduğuna göre fedakârlık yapmaktadır. Kadının ruhunda vardır bu, Şozo görememiştir ve etrafındaki herkesin hayatını kendisinin zorlaştırdığını anlar. Şapşallığının farkına vardığı an etrafındaki herkesten daha kötü bir duruma düştüğünü anlar, Şinako'nun ayak seslerini duyar duymaz ön kapıdan kedi gibi fırlar.

Değişimli, kavgalı bir Japon mucizesi. Tanizaki'nin kadınlarıyla erkekleri arasındaki husumet çok yeni ve yaratılış kadar eski. Bu duygu varsa iyidir. Tanizaki çok iyidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder